CİZRE CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA
SUÇ DUYURUSUNDA BULUNAN: Şırnak Barosu Başkanlığı - Cizre/ŞIRNAK
VEKİLİ: Av. Rojhat DİLSİZ - UETS (E-Tebligat)
İŞLENEN SUÇLAR: İşkence, Hakaret, Tehdit, Görevi Kötüye Kullanma
TALEP KONUSU: Şüpheli polis memurlarının sosyal medyada yer alan görüntülerden de anlaşılacağı üzere tehdit hakaret, kötü muamele ve işkence suçları nedeni ile tespiti ve cezalandırılmaları için soruşturma başlatılması talebidir.
AÇIKLAMALAR :
1- Cizre Emniyet Müdürlüğü'nde görevli bulunan ve isimleri tespit edilemeyen polis memurları tarafından 20.03.2024 günü Cizre'de Newroz etkinlikleri esnasında sosyal medyaya da yansıyan görüntülerden de anlaşılacağı üzere işkence ve kötü muamele uygulanmıştır.
2- https://x.com/yeniyasamgazete/status/1770752218712485906?s=46&t=7gbH-9g5JFIRVzAS2AeXeQ isimli sosyal medya hesabıyla beraber sosyal medyada onlarca haber sitesinden bu görüntüler paylaşılmış ve kamuoyunda bu durum ciddi anlamda infiale neden olmuştur. Bahse konu görüntülerden tespit edilecek olan şüpheliler hakkında soruşturma açılması ve akabinde cezalandırılması gerekmektedir.
3- 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun Baroların Kuruluş ve Görevlerini düzenleyen 76/1 ve Baro Yönetim Kurullarının Görevlerini düzenleyen 95/21. Maddelerinde; Hukukun Üstünlüğünü, İnsan Haklarını Savunmak ve Korumak Baroların temel görevleri arasında sayılmıştır.
4- İş bu sebeplerle, şüpheliler hakkında kötü muamele teşkil eden eylemlerinden kaynaklı müsnet suçlardan yargılamalarının yapılarak cezalandırılması gerekir. Şöyle ki;
A-) Sağlık raporu ve görüntü kayıtlarından tespiti yapılan kamu görevlilerinin müdahalesinin TCK’nın 94. maddesinde yer alan “İşkence Suçuna” vücut verdiği gözetilerek, şüpheli kamu görevlilerinin anılan madde gereğince yargılanmaları ve cezalandırılmaları gerekmektedir. Zira;
TCK’nın 94. Maddesi’nde hükmedildiği üzere: “Bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışları gerçekleştiren kamu görevlisi hakkında üç yıldan on iki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.”
Birleşmiş Milletler- İşkenceye ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı veya Onur Kırıcı Muamele veya Cezaya Karşı Sözleşme’nin 1. Maddesi’nde hükmedildiği üzere: “İşkence, bir kimseye karşı, kendisinden itiraf almak veya üçüncü kişi hakkında bilgi edinmek, kendisinin veya üçüncü kişinin yaptığı veya yaptığından kuşkulanılan bir eylem nedeniyle cezalandırmak veya kendisini veya üçüncü kişiyi korkutmak veya zorlamak amacıyla veya ayrımcılığa dayanan herhangi bir sebeple, bir kamu görevlisi veya resmî sıfatla hareket eden bir başka kişi tarafından veya bu görevlinin veya kişinin teşviki veya rızası veya muvafakatiyle işlenen ve işlendiği kimseye fiziksel veya ruhsal olarak ağır acı veya ıstırap veren herhangi bir edimdir.”
Anayasanın 17/3. Maddesinde hükmedildiği üzere; “Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz.”
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 3.maddesinde hükmedildiği üzere; "Hiç kimse işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya muamelelere tabi tutulamaz."
B-) TCK 94. Maddesinde düzenlenmiş olan işkence suçu re’sen soruşturulan bir suçtur. Yapmış olduğumuz suç duyurusuna esas olmak üzere adli makamların bu suça ait delillerin toplanması konusunda azami bir hassasiyet göstermesi gerektiği açıktır. Gerek Anayasa Mahkemesi gerekse AİHM’nin sayısız içtihadında insanlığa karşı suç olarak kabul edilen İşkence Suçu’nun etkili soruşturulması hukuk devletinin en temel gereklerinden biridir.
Nitekim Anayasa Mahkemesi 28/09/2016 tarihinde Başvuru No:2014/5097 sayılı kararında; “Herkesin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu, Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınmıştır. Anılan maddenin birinci fıkrasında insan onurunun korunması amaçlanmıştır. Üçüncü fıkrasında da kimseye "işkence" ve "eziyet yapılamayacağı, kimsenin "insan haysiyetiyle bağdaşmayan" ceza veya muameleye tabi tutulamayacağı hüküm altına alınmıştır.” (Cezmi Demir ve diğerleri, B. No: 2013/293, 17/7/2014, § 80) “Devletin, bireyin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına saygı gösterme yükümlülüğü, öncelikle kamu otoritelerinin bu hakka müdahale etmemelerini yani anılan maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen şekillerde kişilerin fiziksel ve ruhsal zarar görmelerine neden olmamalarını gerektirir. Bu, devletin bireyin vücut ve ruh bütünlüğüne saygı gösterme yükümlülüğünden kaynaklanan negatif ödevidir.” (Cezmi Demir ve diğerleri, § 81).” Diyerek imzacı olan devlete yeniden AİHS’in 3.maddeden doğan yükümlülüklerini hatırlatmıştır.
C-) Yukarıda ayrıntıları ile yer verdiğimiz işkence suçunun yanı sıra, işkence suçunu işleyen kamu görevlilerinin yanı sıra bu görevliler ile işkence suçuna göz yuman kamu görevlerinin de yine sorumluktan kurtulamayacağı aşikardır. Zira, Yargıtay 8.Ceza Dairesi’nin 05.04.2017 gün ve E. 2016/5680- K. 2017/3721 sayılı kararında; Polis Merkezi'nin Amiri olan ve darp olayını görmesine önleme görevi bulunmasına rağmen müdahale etmeyerek suça iştirak eden sanığın üzerlerine atılı işkence yapmak suçunu işlediğinin gözetileceğine hükmetmiştir.
Nitekim AİHM de İzci/Türkiye Kararında (No. 42606/05, § 99, 23 Temmuz 2013) konu hakkında anlaşılır kuralların kabul edilmesinin ve kolluk görevlilerinin uygun şekilde eğitilmelerini ve gösteriler esnasında kontrol, denetim ve gözetimlerinin sağlanmasını temin edecek bir sistemin geliştirilmesinin ve ayrıca herhangi bir şekilde, özellikle de sert direniş göstermeyen kişilere karşı güç kullanımının gerekli, orantılı ve makul olup olmadığına ilişkin olarak, olayın gerçekleşmesinden sonra etkin bir ex post facto inceleme yapılmasının son derece önemli olduğunu belirtmiştir.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin, Savcının Ceza Adaleti Sistemindeki Rolü Hakkında (2000)19 sayılı tavsiye kararında, savcıların her koşulda, başta rüşvet ve yolsuzluk, yetkinin kötüye kullanılması, ağır insan hakları ihlalleri ve uluslararası hukukta öngörülen diğer suçlar olmak üzere işledikleri suçlar nedeniyle kamu görevlilerini herhangi bir engelle karşılaşmaksızın soruşturabilecek bir durumda olmaları gerektiği belirtilmektedir (para. 16). Polis operasyonlarına ulusal hukuk tarafından sadece izin verilmekle kalınmayıp bunlar aynı zamanda, yine bu hukuk içerisinde, keyfiliğe, yetki aşımına ve kaçınılabilecek vakıalara karşı uygun ve etkili bir güvence sistemi çerçevesinde yeterince sınırlandırılmış olmalıdır.
D-) Ayrıca şüphelilerin işkence suçuna sebebiyet veren eylemlerinin TCK’nın 86. Maddesi ile düzenlenen “kasten yaralama”, 106. Maddesi ile düzenlenen “tehdit”, 109. Maddesi ile düzenlenen Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçu, 125. Maddesi ile düzenlenen “hakaret”, suçları ve nitelikli hallerini de oluşturduğu gözetilmelidir.
Zira TCK’nın 86. Maddesinde; “kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaktadır.”,
106. Maddesinde; “Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (Ek cümle:12/5/2022-7406/6 md.) Bu suçun kadına karşı işlenmesi hâlinde cezanın alt sınırı dokuz aydan az olamaz. Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun şikayeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.”,
5237 sayılı TCK’nın 109/1. Maddesi gereğince, “Bir kimseyi hukuka aykırı olarak bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakan kişiye, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.”
125. Maddesinde; “Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.” Hususları belirtilmiştir.
Dolayısıyla; keyfi biçimde, kötü muamele teşkil edecek nitelikte, fiziki saldırı, hakaret ve tehdit içerir söylemlerde bulunan resmi görevliler ve önleme görevini yerine getirmeyen kamu görevlileri hakkında etkin bir soruşturma yürütülerek, mağdurların maddi manevi zararına sebebiyet veren şüphelilerin tespiti ile yargılanarak cezalandırılması gerekmektedir. Bu hususlar ve savcılığınız resen araştıracağı nedenlerle; olayların aydınlatılması, faillerin tespiti ve fiilleriyle cezalandırılmalarının sağlanması yönünden yargılama sürecinin etkin bir şekilde yürütülmesini talep ederiz.
SONUÇ VE TALEP: Yukarıda arz ve izah ettiğimiz nedenlerle öncelikle;
1- Görüntü kayıtlarının, sağlık raporlarının ve tanık beyanlarının tespitiyle birlikte, şüphelilerin açık kimlik bilgilerinin belirlenmesini,
2- Savcılığınız tarafından iddia edilen vakıanın tespiti amacıyla yerinde inceleme yapılmasına, görgü tanıklarının tespitiyle beyanlarının alınmasını,
3- Tüm delillerin zaman kaybetmeden toplanmasını, incelenmesini ve koruma altına alınmasını,
4- Şüpheliler hakkında etkin bir soruşturma yürütülerek kamu davası açılmasını ve neticeden şüphelilerin cezalandırılmasını talep ederiz.
Şırnak Barosu Başkanı
Av. Rojhat DİLSİZ