Diyarbakır Baro Başkanı Tahir ELÇİ CNN Türk'te yayınlanan "Tarafsız Bölge" programında "PKK terör örgütü değildir. Bazı eylemleri terör niteliğinde olsa bile PKK, silahlı siyasal bir harekettir. Siyasal talepleri olan, çok ciddi desteği olan bir siyasal harekettir" sözlerini sarf ettiği için hakkında jet hızıyla soruşturma başlatılmış ve aynı hızlılıkta hukuk adına bir utanç vesikası olacak şekilde yakalama kararı çıkarılmıştır. Başlatılan bu soruşturma ve akabinde Tahir Elçi hakkında verilen yakalama kararı açıkça hukuka aykırıdır. Soruşturma kapsamında Bakırköy 2.Sulh Ceza Mahkemesi’nin vermiş olduğu yakalama kararı ve gerekçeleri hukuksal açıdan tam bir fiyaskodur. Mahkeme kararında Diyarbakır Baro Başkanı olan Av. Tahir Elçi’nin ‘’Yurt içinde saklandığı, tüm aramalara rağmen kendisine ulaşılamadığı, kendisine tebligat yapılamayacağı' iddia edilerek hakkında yakalama kararı çıkarılmıştır. Tahir Elçi sadece fikrini beyan ettiği ve bir tespitte bulunduğu için birçok yayın kuruluşunda ve sosyal medyada yazılanlarla tehdit edilmiş, adeta linçe uğratılmak istenmiştir. Bu yayın kuruluşlarının birçoğunun gerçekleri yazmak ve ortaya çıkarmak gibi bir dertlerinin olmadığı, sadece muhalif olanların fikirlerini baskılamak gibi bir görevlerinin olduğunu biliyoruz. Ancak bu linçe meslektaşlarımız olan ilgili savcı ve hakimlerin de dahil olması ve bunun hukuk eliyle yapılması bizi derinden üzmüştür.
Bir birey hakkında hangi hal ve şartlarda yakalama kararı çıkartılacağı Ceza Muhakemeleri Kanunda açıkça belirtilmiştir. Verilen bu yakalama kararında kanun hiçe sayılmış ve başlatılan linçe hukuk eliyle devam edilmiştir. Avukat olan hele hele Baro Başkanı olan meslektaşımız Av. Tahir Elçi’nin ikametgâhı, işyeri adresi, bulunabileceği yerler bu kadar belli iken ‘’Yurt içinde saklandığı, tüm aramalara rağmen kendisine ulaşılamadığı, kendisine tebligat yapılamayacağı’’ şeklinde verilmiş olan kararın kanuna uygun hiçbir tarafı yoktur. Meslektaşımız hakkında başlatılan soruşturma ve bu şekildeki yakalama ve gözaltı bizlere verilmek istenen gözdağıdır bunu biliyor ve görüyoruz. Ancak bilinmelidir ki ne verilen gözdağı ne de bu şekildeki bir linç biz bölge Barolarını ve hukukçularını gerçeği haykırmaktan alıkoyamayacaktır.
Ülkede yaşanan bunca hukuksuzluğun, bunca katliamın sorumlularını ve faillerini ortaya çıkarmak görevi olanlar soruşturulmazken sadece fikrini beyan eden bir baro başkanın bu şekildeki bir soruşturmaya konu edilmiş olması gerçekten de gülünçtür.
Velev ki bir bireyin beyan ettiği düşüncesi çok marjinal de olsa sadece düşüncesini beyan etmiş olmasından dolayı bir ceza soruşturmasına konu ediliyor olması doğru değildir. Bu beyan fikir ve düşünce hürriyeti bağlamında değerlendirilmelidir. Diyarbakır Baro Başkanı Tahir ELÇİ’nin beyanlarında geçen ‘’PKK terör örgütü değildir’’ fikri ve tespiti marjinal olarak kabul edilebilecek bir fikri beyanı da değildir. Yıllardır pek çok aydın, yazar, siyasetçi, PKK’nin terör örgütü olmadığını beyan etmiştir ve etmektedir. Bunlara ilişkin hiçbir soruşturma ve işlem yapılmazken, aynı konu hakkında fikrini beyan eden bir baro başkanının böyle bir soruşturmaya maruz bırakılması kabul edilemez. Evrensel düşünce hürriyeti sınırları içerisinde kalan hiçbir fikri beyanın soruşturma konusu edilmemesi gerekir.
Yaşadığımız günlerin anormal zamanlar olduğu, üst üste gelen seçim atmosferi sebebiyle halkın kutuplaştırıldığı ortadadır. Ancak hukuk sistemi ve hukukçuların döneme göre hareket etmek gibi bir lüksü yoktur. Ülkedeki her kurum karışsa, yanlışlar yapsa ve bozulsa dahi adalet sistemi tarafsız ve bağımsız kalmak zorundadır. Ülkemizin gerçek anlamda bir normalleşmeye ve soğukkanlı düşünceye ihtiyacı olduğu kesindir. Biz bölge insanı, Bölge baroları ve bölge hukukçuları olarak meslektaşımız Diyarbakır Baro Başkanı Tahir ELÇİ’nin yanındayız ve tüm bu yaşanan hukuksuzlukların ortadan kaldırılması için mücadele edeceğiz.
Cumhuriyetle yaşıt Kürt sorununun güvenlikçi bir bakış açısıyla çözülemeyeceği defalarca anlaşılmıştır. Çözüme güvenlikçi bakış ülkeyi her geçen gün daha içinden çıkılmaz bir kaosa sürüklemektedir. En büyük endişemiz bu kaos ortamının Türkiye’deki yurttaşların bir arada yaşama iradesini de ortadan kaldıracak noktaya gelmesidir. Ülkenin karanlık dönemlerinin hatırlatılarak insanların zihninin altüst edilmesi doğru değildir. Bu ülke içinde onca insanın kaybedildiği ‘’beyaz toros’’ dönemini zihninden atması ve bunu hatırlatan uygulamaların sürdüremez olması gerekir. Türkiye bir ileri-beş geri giderek ne Avrupa Birliği hayalini, ne de çağdaş eksiksiz demokratik bir ülke olma hayalini gerçekleştiremez. Bugün ekonomi bozulmuş, işsizlik artmış, yatırımlar azalmış ve karmaşa başlamışsa bunun sebebi herhangi bir partinin tek başına iktidara gelememesi değil, çözüm sürecinin rafa kaldırılması ve ülkenin yeniden silaha ve şiddete teslim edilmesidir.
Bu vesileyle ülkenin geleceğinin buzdolabına kaldırılmaması gerektiğini, Kürt sorunun çözümünün diyalog ve müzakereden geçtiğinin bilinmesini isterken, ülke de ‘’beyaz torosların’’ yarattığı karanlık geçmişin konuşulmadığı aydınlık yarınlar diliyoruz. Saygılarımızla…23.10.2015
1. ŞIRNAK BAROSU
DOĞU VE GÜNEYDOĞU BÖLGE BAROLARI DÖNEM SÖZCÜSÜ
2. ADIYAMAN BAROSU
3. AĞRI BAROSU
4. BATMAN BAROSU
5. BİNGÖL BAROSU
6. BİTLİS BAROSU
7. DİYARBAKIR BAROSU
8. HAKKARİ BAROSU
9. KARS-ARDAHAN BÖLGE BAROSU
10. MARDİN BAROSU
11. MUŞ BAROSU
12. SİİRT BAROSU
13. ŞANLIURFA BAROSU
14. TUNCELİ BAROSU