BASINA VE KAMUOYUNA
Tarih: 6.06.2015 | Okunma Sayısı: 2451
 

                               

 

BASINA VE KAMUOYUNA

 

            Tüm dünyada seçim dönemlerinde siyasal partiler söylemlerini sertleştirir. Ancak seçim sonrasında birbirlerinin yüzüne bakamayacak duruma kendilerini getirmezler. Avrupa ülkelerinin seçimlerinde de gözlemlediğimiz gibi iktidar partileri sakin ve rahat bir çalışma yürütürken muhalefet partileri agresifleşir, dilini keskinleştirir. Türkiye’de ise muhalefet sakin ve rahat iken iktidar agresif bir söylem geliştirmiştir. 13 yıllık iktidar dönemine dört yıl daha ilave etmek uğruna ülkede kan dökülmesine göz yummak en hafif tabiriyle basiretsizliktir. Bu seçime dek kazanacak olduğunu bilmenin rahatlığıyla seçim çalışmalarını yürüten iktidarın bu denli pervasızlaşması seçimi kaybetme endişesi taşıdığını göstermektedir. 

             Dün Diyarbakır’da yaşananları anlamaya çalışmak ne denli anlamsızsa, bunun geldiğini görememek de o denli talihsizliktir. HDP açık hedef haline getirilmiş ve ona yapılan saldırıların failleri yakalanıp adalete teslim edilmeyerek saldırganlar teşvik edilmiştir. HDP’nin barajı aştığına dair yayınlanan anketler de akıl zafiyeti içindeki bu şahısları daha da saldırganlaştırmıştır. Bu saldırılar HDP’nin ısrarla barış ve birlikte yaşama koşullarını sağlamaya çalışmasına karşı düzenlenmiş saldırılardır. Akan “Kürt kanı” olunca görmezden gelmek konusundaki yetenek abideleri bu kez yaşanan patlamayı oy arttırmak için HDP’nin planladığı iddialarına kadar vardırmışlardır. Yüzsüzlüğün ve utanmazlığın bu kadarına söylenecek söz yok maalesef…      

     Cumhurbaşkanının “halk beni seçti” söylemi ile her tür hakkı kendinde görmesi, iktidar partisine açıkça oy istemek için meydanlara çıkarak tarafsızlığını tamamen kaybetmesi ülkenin tüm dengelerini bozmuştur. Kendisine yapılan tüm eleştirileri saldırı kabul etmesi de seçimden sonra da tavrının farklı olmayacağını, iktidara şekil vermek ve hatta iktidarın yönünü belirlemek için her şeyi yapacağını açıkça göstermektedir. Bırakın başkan seçilmek için gereken 400 milletvekilini, AKP’nin tek başına iktidar olma şansını dahi kaybettiğini gördükçe söylemlerini daha da keskinleştirmiştir. Seçim süreci partilerin icraatlarından ziyade Cumhurbaşkanının söylemlerine cevap verme sürecine dönüşmüştür.  İktidarda olduğu dönem boyunca çözüme “meclisi” adres gösteren Cumhurbaşkanı kendisi meclisten çıkınca tek adres olarak kendisini görmeye başlamış, bu da ülkeyi demokrasiden uzaklaştırmıştır. Bu tavır geleceğe ilişkin umudu da azaltmaktadır. Kurucusu olduğu parti de dâhil olmak üzere Cumhurbaşkanı bu tavrıyla siyasete zarar verdiği gibi, kendi meşruiyetini de sorgulatır hale gelmiştir.

                  Seçim süreci boyunca HDP’ye yapılan tüm saldırıların ve özellikle dün Diyarbakır’da meydana gelen patlamaların gerçek failleri derhal ortaya çıkarılmalıdır. Aksi halde bu yaşananlar iktidarın boynuna kalacaktır.  Patlayan bombaların ardından gerçek faillerin peşine düşmek yerine halkına biber gazı sıkan, patlamalara kılıf arayan iktidar görüntüsünden kendini derhal kurtarmalıdır.             

                  Tüm siyasi partilerin, özellikle de halen iktidarda olan partinin yetkililerine ve Cumhurbaşkanına sesleniyoruz. 7 Haziran seçimleri Türkiye’deki son seçimler olmayacak… Halkımız bu güne dek olduğu gibi bundan sonra da kandan, gözyaşından ve şiddetten yana olanları affetmeyecektir. Seçim süreçlerinin unutulduğu, söylemlerin kulak ardı edildiği zamanlar çok eskilerde kaldı. Bu süreçte ettiğiniz sözler tüm siyasi yaşamınız boyunca sırtınızda olacaktır. Kendi siyasi çıkarları uğruna ülkeyi kaosa ve kavgaya sürüklemek kimsenin haddi değildir. Ülkedeki dengeleri daha fazla bozmadan tüm siyasiler söylemlerini Barışa ve Umuda evirmelidirler. Tüm siyasiler HDP yöneticileri gibi sağduyulu davranabilmeli, seçmenlerini de sağduyuya davet etmelidirler. Aksi halde ülke enkaza dönecek ve öncelikle siyasetçiler bu enkazın altında kalacaktır.

              Bulanık suda kuralsız siyaset yapmak isteyenlere inat, kaos ortamında hamaset siyaset yapmak isteyenlere inat ve gerçek barışı istemeyenlere inat, 77 milyon insanın; barışın tesisi için, kardeşlik için, herkesin taşın altına elini koyup gerekli çabayı göstermesini temenni ediyoruz.    

              Tüm ülkeyi bir kez daha sağduyuya davet ederken, kaybettiğimiz canlarımıza Allahtan rahmet, yakınlarına başsağlığı ve halen tedavileri devam eden yaralılarımıza da acil şifalar diliyoruz. 06.06.2015

                                                                                                                                               

Şırnak Barosu Başkanı                                                                                                         
Av. Nuşirevan ELÇİ
  
24.11.2024
AV. ABDULLAH FINDIK
BARO BAŞKANI

© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.