BASINA VE KAMUOYUNA
Tarih: 17.12.2014 | Okunma Sayısı: 1802

BASINA VE KAMUOYUNA

Biber gazı, özellikle son on yılda kolluk görevlileri tarafından toplumsal olaylara müdahale de sıklıkla başvurulan bir araç haline gelmiştir. Güvenlik güçleri karşılaştıkları çeşitli durumlar karşısında zor kullanma yetkisine sahiptirler. Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu’nun ifadesiyle polis, görevini yaparken direnişle karşılaşması halinde, bu direnişi kırmak amacıyla ve kıracak ölçüde zor kullanmaya yetkilidir.” Söz konusu zor kullanma araçlarından biri de göz yaşartıcı gaz ya da biber gazıdır.  Bu bağlamda kolluğun biber gazına başvurması; gereklilik, orantılılık, üçüncü kişilerin zarar görmesinin önlenmesi, ortaya çıkabilecek sağlık sorunlarına karşı tıbbi müdahale imkanı sağlanması gibi ilkelere tabi olması gerekirken gelişigüzel atılan biber gazı  keyfi muameleyi akıllara getirmektedir.

Kolluk görevlilerinin güç kullanmalarının kişinin fiziksel ve zihinsel bütünlüğüne müdahale etmesi halinde yasaklanmış olan İşkence ve kötü muamele Yasağının ihlali  sonucunu ortaya çıkarmaktadır.

Kolluğun güç kullanmasına ilişkin uluslararası insan hakları standartlarını normatif olarak belirleyen belgelerden biri, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu tarafından kabul edilen 1979 tarihli “Kolluk Güçleri Görevlilerinin Davranışlarına İlişkin Kurallar”dır.

İlgili metinin 3. Maddesin uygulanabilmesi için iki ölçüt getirmektedir. İlk ölçüt güç kullanmanın istisna olmasıdır. İkinci olarak ise kullanılan güç, öngörülen amaçla orantılı olmalıdır. Kolluk önündeki somut durumu çözmeye yeten şiddetin eşiğini aşamaz. Bunun aşılması durumunda “orantısız güç” kullanılmış olacaktır

Kolluk zararı ve yaralanmayı asgariye indirmesi gerekirken rastgele atılan biber gazı kapsülleri sayısız yaralanmaya sebep olmaktadır. Bunun astım ve bronşit hastaları ve çocuklar başta olmak üzere çevre ve hayvanlar üzerindeki olumsuz etkileri duyarlı olan  herkes tarafından bilinmektedir.

Nitekim ilçemizin Yafes, Nur, Cudi Mahallelerinde, 6-7 Ekim olaylarından beri her gün gelişi güzel şekilde biber gazı sıkılarak hayatın olağan akışı durdurulmaktadır. Öyle ki akşam 17.00 den itibaren değil caddeye çıkmak evin içinde bile durmak mümkün olmamaktadır. Mobese kayıtlarında görüleceği üzere 3-5 çocuğun bir araya gelmesiyle tüm kent gaz bombası ve biber gazına maruz kalmaktadır. Güvenlik mensupları tarafından günde ortalama olarak 300-500 tane kullanılan biber gazının adeta  kent halkını cezalandırma aracı haline getirildiği ve  kişi sağlığının hiçe saydığı ortadadır.

Toplumsal olaylarda kalabalık kitleleri dağıtmak amacıyla yasada belirtilen şekliyle orantılılık ölçütü” gözetilerek kullanılması gereken gaz bombasının; masum binlerce insanın günlük ve özel hayatına müdahale etme aracı  halini almış olduğu   ve insanların hareket etme özgürlüğünü kısıtladığı ve bu haliyle   suç teşkil eden bir eylem olduğu ortadadır. Halkın yoğun şikayetleri sonucu bizler de bu durumun sonlanması için, MAZLUMDER,İHD,ŞIRNAK BAROSU İNSAN HAKLARI KOMİSYONU adına cumhuriyet başsavcılığına suç duyurusunda bulunarak;

-Öncelikle Ekim ayının başından itibaren sıkılan gaz bombalarının, nereye, niçin ve hangi olaylara müdahalede, kaç tane kullanıldığının belirlenmesini,

- Sonrasında rastgele ve orantısız bir şekilde Gaz bombası sıkanlar ve emri veren amirler hakkında yasal işlem yapılması için soruşturma başlatılarak şüpheliler hakkında kamu davası açılmasını talep ettik.17.12.2014
23.11.2024
AV. ABDULLAH FINDIK
BARO BAŞKANI

© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.