BASINA VE KAMUOYUNA
Bugün Kürt sorununun çözümü noktasında “barış” mesajlarının verildiği bir süreci yaşıyoruz. Bu sürece ve samimiyete inanmak istiyoruz. Yıllardır süren kirli savaşın son bulmasını, daha fazla kan akmamasını, gözyaşı dökülmemesini savunuyoruz. Barış için atılan her adımı destekliyoruz.
Barış sürecinin sağlam ve gerçekçi olabilmesi Kürt halkının halk olmaktan kaynaklı haklarının teslimi ile mümkündür. Kürtler ulustur ve Kürtçe bir ulus dilidir. Bu yüzden İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ve Çocuk Hakları Bildirgesinde her devlete şart olarak konulmuş “ana dilde eğitim hakkı” Türkiye Hükümetince tanınmalıdır. “Ana dilde eğitimin ülkeyi böleceği, parçalayacağı” savını iddia etmek dünya gerçekleri karşısında aymazlıktır, vicdansızlıktır. Dünyada birkaç dilde eğitim veren birçok ülke bulunmaktadır. Bu ülkelerde en sağcı partiler dahi “ana dilde eğitim hakkının” ülkeyi böleceği iddiasına bulunmamaktadır.
Ana dilde eğitim ülkeyi bölmez, tam tersine Türkler dışındaki vatandaşların da ülkelerine olan bağlılığını ve inancını arttırır. Ülkenin demokratik, eşitlikçi ve özgürlüklere saygılı bir ülke yolunda olduğuna kanıttır. Eğitim hakkı, insani, temel bir haktır. Anadilde eğitim, çocuğun sağlıklı gelişimi açısından vazgeçilmez öneme sahiptir.Topluluk kültürünün yaşatılması ve sonraki kuşaklara aktarılması açısından yazılı dil çok önemlidir.Dil ile zihinsel gelişim arasındakibağ da bilim insanları tarafından araştırmalarla ispatlanmıştır.
21. yüzyılda bir halkın ana dilini öğrenmesinin önüne engeller konulması kabul edilebilir değildir. Hiçbir hukuk düzeni, hak ve adalet anlayışı bu yaklaşımı kabul edemez.
Biz Şırnak Barosu avukatları olarak Kürt Halkına ve insanlığa olan sorumluluğumuz ve adalet anlayışımız gereği “Ana Dilde Eğitim Hakkı” önündeki engellerin kaldırılması için yasal düzenlemeler yapılmasını talep ediyoruz. 21.02.2013
ŞIRNAK BAROSU BAŞKANLIĞI