BASINA VE KAMUOYUNA
Yaklaşık iki aydır Şırnak kamuoyu tarafından endişe ile takip edilen bir gerginliğe tanıklık etmekteyiz. Şırnak’taki doğa katliamına direnenler ile yürütmüş olduğu çalışmalar ile bu tahribatın bir parçası olan kesim arasında cereyan eden bu gerginlik her ne kadar geçtiğimiz hafta itibariyle yargıya intikal etmiş olsa da, toplumsal huzursuzluğun oldukça yüksek bir seviyeye ulaşmış olmasına kayıtsız kalmanın doğru olmadığını düşünüyoruz. Şırnak Baro Yönetimi olarak, büyük bir toplumsal probleme dönüşme ihtimali olan bu gerginliğin nedenlerine odaklanarak aslında yaşananların oldukça derin çelişkilerle bağlantılı olduğuna dikkat çekmek istiyoruz.
Cudi Dağı yerleşkesi etrafında yıllardır gerçekleştirilmeye çalışılan santral, baraj, ocak inşaatı gibi ekonomik temelli tüm kapsamlı altyapı projelerinin aslında birbirinden ayrı değerlendirilemeyecek oldukça hassas ekolojik ve toplumsal sorunlara neden olduğu aşikârdır.
Yaşanan doğa katliamı neticesinde Şırnak bölgesindeki kolon kanseri vakaları büyük oranda artış göstermiştir. Aynı şekilde orman yangınları, ağaç kesimleri, derelerin kirletilmesi ve hayvan telefleri de bilindik sorunlar haline gelmeye başlamıştır.
Zeytin ağaçlarının, cevizlik alanların, envai çeşit sebze ve meyvenin yetiştirilebildiği, ayrıca hayvancılık için kullanışlı yaylalara sahip olan, yine endemik bitki ve soyu tükenmekte olan yabani hayvan türlerini içinde barındıran canlı bir doğal yaşama sahip olan Cûdi bölgesi maalesef verimsiz bir toprak parçası haline gelmiştir.
Bölgemiz için 10 yıllık geçmişi olmayan bu yaşamsal sorunların kendiliğinden gelişmediği, belli bir mantık ve plan çerçevesinde uygulanmakta olduğu göz ardı edilemez bir gerçektir. Çocuklarımızın geleceğine göz koyarak Cudi bölgesini bir ekolojik ve toplumsal enkaza dönüştürmeye çalışan projelerin arkasında kimlerin olduğu ve kimler tarafından sahada yürütülmekte olduğu sürekli olarak sorgulanmaktadır ve sorgulanmalıdır.
Yıllar içinde çeşitli holdingler ve şirketler, ‘bölgeye yatırım yapmak’ kılıfı altında Şırnak toplumunun yasam alanlarını kendileri için birer rant kapısı haline getirmeye çalışmışlardır. Cudi yerleşkesini bir enkaz alanı haline getirmeye çalışan bu kapsamlı ihalelerin ya da organizasyonların başında bulunan şirketlerin ve onların patronlarının ortak özellikleri ise Şırnaklı olmamaları ve bu faaliyetlerin bölge halkına bir katkısının olmamasıdır. Aynı zamanda 2017 yılından beri Cudi yerleşkesinde yürütülen projeler, Şırnak toplumu tarafından ekolojik ve toplumsal yapının talanı olarak görülmektedir.
Rant ya da kar amacıyla değil klasik anlamıyla “vatan sevgisiyle” bu projeleri yürüttüğünü belirten patronların nasıl bir vatan aşkıyla bu projeleri yürüttükleri konusunda bir şüphemiz yoktur. Zira kendilerine tepki gösteren, muhalefet eden herkesi yasadışı örgüt taraftarı olarak gösteren bu yapıya toplum olarak aşinayız.
ŞIRNAK HALKI SAHİPSİZ DEĞİLDİR! Anayasa ve Avrupa İnsan hakları Sözleşmesine göre her insanın sağlıklı çevrede yaşama hakkı bulunmaktadır. Anayasanın 56. Maddesinde “ herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşın ödevidir” hükmü yer almaktadır.
Tarafların sükûnet ve diyalog ile sorunların çözümüne yaklaşması gerektiği, aksi bi durumun önümüzdeki dönemlerde daha ağır sonuçları olabileceği görülmektedir. Şırnak Baro Yönetimi olarak bu toplumsal gerilimin parçası olan tüm tarafları daha duyarlı davranmaya davet ediyor, bu doğa katliamına karşı ulusal ve uluslararası mahkemelerin bize vermiş olduğu tüm yetkileri kullanarak Şırnak halkına her türlü hukuki desteği vereceğimizi bildiriyoruz. 16.04.2021
Şırnak Barosu Adına
Av. Rojhat DİLSİZ