8 Mart kadınların hakları için verdikleri mücadelenin mihenk taşlarından birinin, hatta mücadelenin başlangıcı olarak kabul edilen bir olayın tarihi…8 Mart 1857’de Amerika'nın New York kentinde tekstil sektöründe çalışan yüzlerce kadının düşük ücretlerini, uzun çalışma saatlerini ve insanlık dışı çalışma koşullarını protesto etmek için grevler yapmasıyla başlayan direnişin, olaylardan 52 yıl sonra Danimarka'nın Kopenhag şehrinde düzenlenen Kadın Sosyalist Enternasyonal toplantısında, her yıl Kadın Günü olarak kutlanmasına karar verildi. Kadın haklarının kazanılmasında nerelerden başlandığının ve bugünlere nasıl gelindiğinin hatırlanması için özel bir gün, bugün. Aradan geçen 152 yılda kadınlar eşitlik mücadelelerini arttırarak sürdürmüşlerdir. Her ülkede farklı farklı sebeplerle kadınlara karşı ayrımcılık uygulanmaktadır. Kadınlara karşı şiddet dünyada en yaygın, ancak en az cezalandırılan suçtur.
Ne yazık ki ülkemizde ve özellikle bölgemizde kadın olmak demek, daha doğarken 2. sınıf vatandaş olmayı göğüslemek demek…Küçük yaşlarımızda erkek kardeşlerimize hizmet etmeyi öğrenerek büyümedik mi? Hayallerimize “beyaz atlı prens” ve “beyaz gelinlik” yerleştirilmedi mi? Kocamızdan yediğimiz dayaktan şikayet ettiğimizde çevremizdekiler “ hak etmiştir” demedi mi? Kimlikleri belirsiz atalarımız,-ki büyük ihtimalle onlar da erkekti- tarafından söylendiği iddia olunan, “kadının karnından sıpayı, sırtından sopayı ihmal etmeyeceksin”, “kadın erkeğin elinin kiridir” veya “dişi köpek kuyruk sallamazsa, erkek köpek havlamaz” sözleri kulaklarımıza küpe edilmedi mi? Gördüğümüz eziyetin, hatta tecavüzün bile suçlusu bizler sayılmadık mı?
Kadın olmak dünyanın her bölgesinde kendine özgü sorunlarla boğuşmak demek… Özünde sadece cinsiyetimiz sebebiyle ortak olan problemlerimiz, yerele indikçe kendine has boyutlar kazanıyor. Örneğin “kuma”lığın, “berdel”in, “başlık parası”nın ve “namus cinayetleri”nin en sık görüldüğü yerlerden biri de bu bölge… Bizler tüm bu yaşananların kaderimiz olmasına izin vermemeliyiz. Kadının elinde kıymetini bilmediği çok büyük bir güç var… Kadın annedir. Kadın hem erkeği, hem kadını yetiştirendir. Tohumu büyüten su ve topraksa, gelecek nesilleri yetiştirecek olanlar da biz kadınlarız. Doğumlarından itibaren çocuklarımızı bizler şekillendiriyoruz. Bu gücümüzün farkına varıp, evlatlarımızı kız, erkek ayırmadan eşit değerlerle büyütürsek, onlar da çocuklarını aynı şekilde yetiştireceklerdir.
Bölge kadınlarının ninni söylerken, ağıt yakarken kullandığı dili düne kadar yasaklıydı… Bu gün bu yasak kalkmış gibi görünse de, Kürtçe dili anayasal güvenceye kavuşturulmadığından sorunlar devam etmektedir. Hala kendi dili ile eğitim alamamanın sıkıntısını yaşıyor, okulda, hastanede, adliyede, karakolda, cezaevinde sessiz kalıyor kadınlarımız&S230; Belki de bu yüzden kendilerini ifade edemiyorlar… Bizim inancımız, Kürt kadını kendi dili ile kendini ifade etme hakkına kavuştuğu gün, bölgedeki kadın haklarına ilişkin sorunlarda da ciddi gerilemeler görülecektir. Keza, bugün tüm baskılara rağmen Kürt dili gelişiyorsa, Kürt sorunu ülkede konuşulabilir hale gelmişse, bunun en büyük sebebi bu bölgenin kadınlarının dillerine ve kimliklerine sonuna kadar sahip çıkmalarıdır. Hiçbir rant beklentisi olmadan, çıkar hesapları yapmadan inandıkları doğrunun ardından gitmişler, sessiz çığlıklarıyla tüm dünyaya seslerini duyurmuşlardır. Kürt sorunu, Kürt kadınının bu direngenliğiyle göz ardı edilemez hale gelmiştir. İşte Kürt kadını, aynı direngenliği özünü kaybetmeden kendi sosyal hakları konusunda da göstermeye başladığı gün, Kürt kadınının 8 Mart’ı olacaktır. Bu günün çok da uzak olmadığına inananlardanız…
Biz Şırnak Barosu Kadın Komisyonu olarak kadına yönelik her tür şiddetle bundan önce olduğu gibi, bundan sonra da mücadele edecek, kadınlarımızın sessiz çığlığına ses olacağız. Bu mücadelede Türkiye'de ve dünyada kadının insan haklarını koruma ve geliştirmeyi amaçlayan, şiddetin ortadan kaldırılması için mücadele eden tüm kadınları ve kuruluşları en içten duygularımızla selamlıyoruz.
Cinsiyetiniz her ne olursa olsun, yüreğiniz bir kadın kalbi gibi atsın temennisi tüm kamuoyunu bu mücadeleye katkıda bulunmaya çağırıyoruz.
Şırnak Barosu
Kadın ve Çocuk Hakları Komisyonu